
Hayatta sıkça karşılaştığımız bir meseleyi ele alalım: neticeye karışmak. Hz. İsa ve şeytan arasında geçen o meşhur diyaloğun, bu konuda bize öğreteceği çok şey var. Bu yazıda, hikayeyi analiz ederek hayatımıza nasıl rehberlik edebileceğini keşfedeceğiz.
Şeytanın Cerbezesi: Masum Görünen Tuzak
Hikaye, şeytanın Hz. İsa’ya yaklaşarak “Madem ecel Allah’ın elinde, kendini yüksek bir yerden at. Bakalım seni koruyacak mı?” demesiyle başlıyor. Burada şeytanın amacı, insanı Allah’a olan güvenini sorgulamaya itmek. Günümüzde bu tarz sorgulamalar, modern hayatın karmaşası içinde bizlere de tanıdık gelebilir:
- “Bu işte başarısız olursam kaderim mi böyleydi?”
- “Her şey yazılıysa, çaba göstermem gerekiyor mu?”
Bu tür sorular, teslimiyet ve tevekkül anlayışımızı zedeleyen gizli tuzaklardır.
Hz. İsa’nın Cevabı: Allah’ı Denemek Mi, Güvenmek Mi?
Hz. İsa, şeytanın bu önerisini kesin bir şekilde reddeder: “Allah kulunu dener, ama kulun Hakk’ı değildir ki Allah’ı denesin.” Bu cevap, Allah’a güvenmenin sınırlarını net bir şekilde çizer. Güvenmek, yalnızca sonuçlara razı olmak değil; aynı zamanda sürecin de bir parçası olmaktır.
Bu yaklaşım, şu soruları düşünmemize neden olabilir:
- Hayatımızda Allah’ı “sınadığımız” anlar var mı?
- İşler istediğimiz gibi gitmediğinde, teslimiyet gösterebiliyor muyuz?
Tevekkül ve Tevessül Dengesi
Tevekkül, sebepleri yerine getirip sonucu Allah’a bırakmaktır. Ancak bu, sebepleri küçümsemek ya da tamamen sonuç odaklı hareket etmek anlamına gelmez. Hz. İsa’nın hikayesi, tevekkül ve tevessül arasındaki ince dengeyi hatırlatır.
Örneğin:
- Tevekkül: İş başvurusu yapıp sonucunu Allah’a bırakmak.
- Tevessül: Başvurudan önce özgeçmişinizi geliştirmek ve iyi bir hazırlık yapmak.
Bu dengeyi hayatımıza uygulamak, hem ruhsal hem de maddi anlamda huzuru artıracaktır.
Neticeye Karışmamak: Ağacı Dikmek, Meyveyi Beklemek
İnsanın vazifesi, süreci en iyi şekilde yürütmektir. Tıpkı bir ağacı dikmek gibi: Sulamak, bakım yapmak sizin görevinizdir. Ancak ağacın meyve verip vermeyeceği Allah’a aittir. Hz. İsa’nın bu hikayesi, bizi çaba göstermeye teşvik ederken, sonuçların üzerimizde bir yük haline gelmesini de engeller.
Günlük Hayatımızda Bu Dersleri Uygulamak
Hayatın içinde neticeye karışmamak üzerine alabileceğimiz küçük ama etkili dersler:
- Sınavlar: “Elimden geleni yaptım, sonuç ne olursa olsun, Allah’ın takdiridir.”
- İş Başvuruları: “Başvurumu yaptım, en uygun olanı bana nasip edecektir.”
- İlişkiler: “Gerekli çabayı gösterdim; karşımdaki kişinin tavrı benim kontrolümde değil.”
Bu yaklaşım, hayatı daha anlamlı ve stressiz bir hale getirebilir.
Hz. İsa ve şeytan arasındaki bu diyaloğun öğrettikleri, modern hayatın karmaşasında bize önemli dersler sunuyor. İşimizi yaptıktan sonra neticeye karışmamak, hem manevi hem de psikolojik olarak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Üniversite sınavına hazırlanırken sonucu çok fazla düşünüyor, ya başarısız olursam diye kaygılanıyordum. Sonra bir noktada fark ettim ki benim işim çalışmak, sonucu kontrol edemem. Bunu kabullendiğimde daha huzurlu hissettim. Harika bir yazı!
YanıtlaSil