
Niyet doğruysa, ortaya çıkan kötü sonuçlar nasıl değerlendirilir?
Bir doktor, hayat kurtarmak amacıyla hastaya yüksek riskli bir ilaç uygular. Bu ilaç, hastalığı tedavi edebilse de ciddi yan etkilere yol açabilir. Ya da savaş alanında, stratejik bir saldırı masum sivillerin hayatını kaybetmesine neden olabilir. Peki, niyetimiz iyi olduğu sürece bu tür kötü sonuçlar ahlaki olarak kabul edilebilir mi? İşte bu soruyu, çifte etki ilkesi çerçevesinde ele alacağız.
Çifte Etki İlkesi Nedir?
Çifte etki ilkesi, ilk kez 13. yüzyılda Katolik filozof Thomas Aquinas tarafından ortaya atılmıştır. Bu ilkeye göre, eylemin temel amacı iyi ise ve kötü sonuçlar istenmeyen yan etkiler olarak ortaya çıkıyorsa, belirli koşullar altında bu eylem ahlaki kabul edilebilir. Temel şartlar şunlardır:
- Amaç İyilik Olmalı: Eylemi gerçekleştiren kişi, öncelikle iyi niyetle hareket etmelidir.
- Kötü Sonuç Kasıt Edilmemeli: Yan etkiler doğrudan amaçlanmamalı, sadece kaçınılmaz sonuçlar olmalıdır.
- Fayda, Zarardan Üstün Olmalı: Elde edilecek yarar, ortaya çıkabilecek zararı haklı çıkarmalıdır.
- Kötü Sonuç, Araç Olarak Kullanılmamalı: İyi bir amaca ulaşmak için doğrudan kötü eylemlerden yararlanılmamalıdır.
Örneğin, ölümcül ağrılar çeken bir hastaya yüksek doz ağrı kesici vermek, yaşam kalitesini artırabilir; ancak bu ilaç, hastanın ölümünü hızlandırabilir. Eğer doktorun amacı acıyı hafifletmek ise, ortaya çıkan ölüm "kaçınılmaz ama istenmeyen" bir sonuç olarak değerlendirilebilir.
Tıp Etiğinde Çifte Etki
Tıp dünyasında çifte etki ilkesi sıkça tartışılır. Özellikle palitatif bakımda, doktorlar hastanın acısını dindirmek için yüksek doz ilaç kullanırken, bu durum bazen yaşam süresini kısaltabilir. Burada temel soru şu:
"Bir hastanın acısını dindirmek için ölüm riskini almak, etik midir?"
Bu soruya cevap verirken, doktorların niyetinin ve eylemin sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir. Ben de kişisel deneyimimde, bir yakınımın son günlerinde güçlü ağrı kesicilerin kullanıldığını görmüştüm. O an, doktorun "Yaşam kalitesi, yaşam süresinden daha değerlidir" sözü zihnime kazındı. Bu durum, çifte etki ilkesinin pratikte ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor.
Savaş Alanında Çifte Etki
Çifte etki ilkesi, savaş gibi zorlu durumlarda da gündeme gelir. Örneğin, askeri bir saldırı stratejik olarak gerekli olsa da masum sivillerin zarar görmesi kaçınılmaz olabilir. Burada sorulan soru:
"Asıl hedef düşman unsurlarıysa ve sivil kayıplar yan etki olarak ortaya çıkıyorsa, bu eylem ahlaki midir?"
Modern savaş teknolojileri, özellikle insansız hava araçları gibi araçlarla yapılan saldırılarda, bu tartışmayı daha da karmaşıklaştırmaktadır. 1991 Körfez Savaşı sırasında Bağdat’ta yaşanan olay, çifte etki ilkesinin ne kadar tartışmalı olduğunu gözler önüne sermiştir.
Günlük Hayatta Çifte Etki İlkesi
Bu ilke, yalnızca tıp veya savaş gibi büyük meselelerde değil, günlük yaşamda da karşımıza çıkar. Örneğin:
- Ebeveynlik: Bir ebeveyn, çocuğunun uzun vadeli gelişimi için disiplin uygularken, kısa vadede çocuğun üzülmesine neden olabilir.
- Çevre Tercihleri: İşe arabayla gitmek pratik olsa da, çevreye zarar verebilir. Yürümek ise kişisel konforu feda etmek anlamına gelse de daha büyük bir iyilik sağlar.
Bu örnekler, niyetin her zaman sonuçları meşrulaştırmadığını, ancak her kararın hem iyi hem de kötü sonuçlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini gösterir.
Eleştiriler ve Tartışmalar
Çifte etki ilkesinin eleştirmenleri iki ana noktaya dikkat çeker:
- Niyet Her Şeyi Haklı Çıkarmaz: İyi niyet, yıkıcı sonuçları meşrulaştırmak için yeterli değildir.
- Öngörülebilir Zararlar Sorumluluk Getirir: Kötü sonuçların kaçınılmaz olduğunu bilmek, eylemi gerçekleştiren kişiyi sorumlu kılar.
Bu eleştiriler, etik kararların ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu ortaya koymaktadır.
Son Söz: İyi Niyet Yeterli mi?
Çifte etki ilkesi, ahlak felsefesinin en karmaşık konularından biridir. İyi niyet, her ne kadar önemli bir başlangıç olsa da, sonuçların ağırlığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Her karar, niyetle birlikte ortaya çıkan sonuçların dengesiyle değerlendirilmelidir.
Peki, siz bu tür durumlarda ne düşünüyorsunuz?
Birini kurtarmak için başka birine zarar verme riskini göze alır mıydınız, yoksa sonuçların zarar getirmemesi yönünde mi karar verirdiniz?
0 Yorumlar